Ağrının nedenleri ve sınıflaması ne kadar çeşitli ise, ağrının ortadan kaldırılması ve kontrol yöntemlerinin de çok olması doğaldır. Hiçbir tedavi yöntemi, tek başına tüm ağrıları sebebi ne olursa olsun kontrol altına alamaz. Bu nedenle, ağrı ile ilgilenen klinikler, nasıl ağrının nedenlerini açıklamak için farklı tıp dallarıyla iş birliği yapıyorsa, ağrının tedavisi için de medikal, fiziksel, psikolojik ve doğal ağrı tedavi yöntemlerinden, çağdaş bilimsel veriler ışığında yararlanmalıdır.
Aslında nöral terapi, medikalden çok doğal bir tedavi yöntemi olarak düşünülmektedir. Alternatif tıbbın bir parçasını oluşturan nöral terapinin, hastayı iyileştirmek amacıyla kullanılan bir yöntem olduğu kabul edilmektedir. Nöral terapi uygulayıcıları, alternatif tıbbın amacının modern tıbbı ortadan kaldırmak olmadığını; aksine, modern tıbbın sınırlarını tamamlayarak onu daha etkin hale getirmek istediklerini ifade etmektedirler.
Hipokrat, tedavinin amacı konusunda şöyle demiştir: “Doktorun tek bir görevi vardır, o da hastasını iyileştirmektir; bunu başarırsa hangi yöntemi kullandığı önemli değildir.”
**Nöral Terapi Nedir?**
1920’li yıllarda, alternatif tıbbın bir dalı olan nöral terapi, mucidi Ferdinand Huneke ve daha sonra kardeşi Walter Huneke tarafından tanımlanmıştır. Nöral terapi; çeşitli fonksiyonel hastalıklar ve şikayetlerin, özellikle de ağrının, lokal anestezikler kullanılarak periferik ve vejetatif sinir sistemi yoluyla tedavi edilmesidir. Vücut üzerinde belirli noktalara ve alanlara lokal anestezi enjeksiyonları ile bir uyarı gönderilir. Bu uyarıya verilen yanıt, hem teşhis koyma hem de tedavi etme konusunda yol gösterir. Doğru noktalara yapılan enjeksiyonlarda genellikle iyileşme o kadar hızlı ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşir ki bu duruma “saniye fenomeni” veya “Huneke fenomeni” denir.
**Etki Mekanizması Nasıldır?**
Ağrıyı ortaya çıkaran zararlı fiziksel, kimyasal veya termal nedenler, hücrede ve organizmada belirli maddelerin salınımına yol açar. Bu maddeler, plazmadaki hücrelerden ve sinir uçlarından çeşitli aljezik maddeler salgılanmasına neden olur. Aljezik maddeler sinir liflerini uyardığında kas kontraksiyonu ve vasküler spazm oluşur. Beslenmenin azalması ile uyarılan sinirlerin ve reseptörlerin uyarılma eşiği düşer ve ağrı oluşur.
Enjekte edilen maddenin niteliği ne olursa olsun, birkaç noktaya yapılan enjeksiyonlarla kısır döngü kırılarak bir uyarı meydana gelir. Bu uyarı, endorfin salgılanmasını tetikleyerek ağrının azalmasını sağlar. Nöral terapi, aslında hücresel düzeyde etkili bir tedavi yöntemidir. Fonksiyonu bozulmuş, yani sürekli depolarize durumda olan bir hücreyi normal durumuna getirmek için uygulanır. Bu tedavide, uygun noktalara yapılan tekrarlanan enjeksiyonlarla bozulmuş hücre hiperpolarize edilerek normal hücre durumuna getirilmesi hedeflenir. Böylece hücre fonksiyonunun normale dönmesiyle, ilgili sistemde ağrı ve diğer şikayetlerde iyileşme sağlanır.
**Nasıl Uygulanır?**
Ağrı veya diğer şikayetlerle başvuran hastalarla yapılan ilk görüşmede, doğumdan itibaren tüm sistemleriyle ilgili bilgilerin ayrıntılı olarak sorgulanması, hastalığın teşhisi, tedavi yöntemi ve tedavi başarısı açısından büyük önem taşır. Ayrıca, tedavi sürecinde her seansta hastanın şikayetlerindeki değişikliklerin değerlendirilmesi, tedavi planının etkinliği açısından gereklidir.
Nöral terapide genellikle en az 6 seans önerilir. Tedaviye hastanın durumuna göre haftada 2 seansla başlanır ve gerekirse haftada bire düşürülebilir. Toplam seans sayısı, hastanın klinik durumuna göre değişiklik gösterebilir. Lokal anestezik olarak eskiden prokain tercih edilirken, günümüzde daha çok lidokain kullanılmaktadır.
Huneke’ye göre, “Hayatın herhangi bir döneminde, herhangi bir dokuda veya organda bir bozucu alan olabilir ve bu alan, yakın ya da uzak bir bölgede hastalık veya şikayete yol açabilir.” İnsan vücudunda her hastalığın bir bozucu alan sonucu oluşabileceği düşünülürse, bu alanları araştırmak hem doktor hem de hasta için sabır ve özveri gerektirir. Bu nedenle, tedaviye semptomatik yaklaşımla başlanır, semptomatik tedaviden sonuç alınamazsa bozucu alan araştırmasına geçilir.