Bu yılın öncelikli sağlık konusu imünoterapidir.
Gerek Amerika’da gerekse Avrupa’da içinde bulunduğumuz yıl yapılmış olan Kanser Kongrelerinde önde gelen konu imünoterapi olurken büyük klinik çalışmalar imünotepi üzerine gerçekleşmiştir ve bir çok büyük klinik çalışma bu konuda sürmekte ve başarılı bir gelecek bizi beklemektedir.
İmünoterapide esas aktivite, tümör antijenini vücudun hücresel savunmasından sorumlu olan T-lenfositlerine sunma sonrası T-lenfositlerinin aktif hale gelmesi ve tümör hücrelerine bağlanarak onları lizis yolu ile yok etmesidir. Bu antijen sunma işlemi bu aktivitede önşarttır. Zira sunum olmadan T-lenfositleri tümör hücresini yabancı-zararlı olarak değil tam tersine kanseri kendinden kabul ederek onu koruması söz konusudur. Böyle olunca tümör vücutta gayet rahat hareket edebilmekte, büyüyüp çoğalmakta, vücudun başka yerlerine kan ve lenf (akkan) yolu ile göç edip oraya yerleşmektedir (metastaz). Tümör hücrelerinin ürettiği sitokinler hastaya bir çok semptom oluşturarak zarar vermektedir (kilo kaybı, ağrı, hiperkalsemi, hipoglisemi, ishal, hiponatremi gibi). Metastazlar bulunduğu organlarda yetmezliklere neden olup sonunda multiorgan (çoklu organ) yetmezliği yaparak ölüme yol açmaktadır
Ayrıca, tümör antijeni sunumundan sonra T-lenfositleri ile tümör hücreleri arasında vücutta bulunan kompleman dediğimiz faktörlerin aracılık ettiği imünkompleks yapılar ortaya çıkmaktadır. Bu yolla da hasta vücudunda tümörle mücadele yapılmaktadır.
B-lenfositlerin ürettiği antikorlar, humural imünite diye adlandırılan yolla tümör mücadelesi veren başka bir mekanizmanın önemli yapı taşlarıdır.